Yazılı sınavların tekrar başladığı bu dönem öğrencilerin not kaygılarınında arttığı bir zaman dilimidir. Son sınavlar ile karne notlarını düzeltmeyi düşünen öğrenci sayısı epey fazladır. Bunun üzerine planlı çalışma yapılmaması ve çalışmanın son günlere bırakılması sınav kaygısına neden olur.

Öncelikle kaygı kelimesine bakacak olursak korku ve endişe duyulması durumu olarak anlatabiliriz. Konunun temelinde korku varsa bunu kaynağından çürütmek en sağlıklı yöntemdir.

Kimi zaman öğrenci istediği puanı alamamaktan kimi zaman toplum içinde ne konuma düşeceğinden endişelenip notları için kaygılanır. Yani “notları yüzünden başına gelecekler” için kaygılanır. Ebeveynlerin tepkisi, arkadaşlarıyla arasındaki fark, çalışmalarının karşılığını alamama, notları iyi olmadığı için mahrum kalacağı ödüller gibi bir çok madde sayabiliriz. Bunlardan mahrum kalmak istememesi kaygı seviyesini artırır.

Ortaokul ve alt sınıfların kendi kaygılarını yönetmesi beklenemez. Bu süreçte bu duyguların farkında olan ebeveynler ve eğitimciler asıl süreci yöneteceklerdir. 90 almasına rağmen ağlayan öğrenci arkadaşınız muhakkak vardır.Bu davranış biçimi için aşırı kaygı düzeyinde diyebiliriz.. Bu davranışın arkasında, takdir edilme isteği veya ondan bekleneneni yerine getirme gibi kaygılar vuku bulduğundan bu olay meydana gelir. Bu nedenle öğrenciye okulda / kursta temas eden yetişkine bir takım görevler düşmektedir. En azından küçük yaş grubu öğrenciler için bu şekilde davranmak gerekmektedir.

Büyük yaş grupları için bu durum değişiklik gösterebilir. Öğrencilerin kendi çalışma disiplini oluşana kadar veli ya da eğitimci kontrolünde olması en iyisidir. Yaşadığımız dönem itibari ile eğitim danışmanlıklarının çok  fazla çeşidi bulunuyor. Artık akademik durumu takip eden mobil uygulamalar ve online bildirim sistemleri bile var. Ama önemli olan bunu öğrenciye özel hale getirmek. Öğrencinin kaygı ve korku düzeyini bilip ona göre önlem alacak kişiler ebeveyn ve eğitimcilerdir.

Öğrencinin okul ve ev görevleri farklı olabilir. Okulda öğretmenin ondan beklediği derslere katılım göstermesi ve akademik kazanımları öğrenmesidir. Evde ise aman kardeşi ile iyi geçinsin, telefonla fazla uğraşmasın, ders çalışacağı saate kendi karar versin … gibi farklı durumlarla karşı karşıya kalabilir  olabilir. Birinin ters gitmesi durumunda sağlıklı gidişatın etkileneceği aşikardır.

Bu nedenle ebeveyn ve ortaöğretim öğrencilerinin biraz da olsa kaygılarını azaltacak yöntemleri sizin için 5 adımda topladık.

1- Strese Hazır Olun

Bazı durumlarda stres olmazsa olmaz. Bunu önceden bilip ona göre davranmanız en iyisidir. Yetişmesi gereken bir iş olduğundan ister istemez telaş yapabilirsiniz. Ama bunu önceden bilirseniz programlı adımlarla bunu yok edebilirsiniz. Strese karşı tedbirli olmak sizin hayatınıza düzen de getirmiş olur. Bunu küçük adımlarla deneyerek hayatınıza adapte edebilirsiniz. Hadi bir kaç örnek ile açıklayalım…

Malumunuz dönem sonu sınavlarla gelir. İkinci sınav da iyi geçti ise kimse üçüncü sınavı düşünmez. Ama sınav zamanı geldiğinde ufaktan stres topları patlar. İşte böyle zamanlarda önceden aldığınız bir kaç tedbir sizi rahatlatır. Sınavı kafaya takmadan bir kaç konu tekrarı ya da soru çözümü size ne yük olur ne stres. Az zaman kaldıysa ve hızlı davranmak gerekiyorsa bir tanıdığınızdan sizi çalıştırması da istenebilir. Ya da gidip özel ders alacağınız bir kurum bulabilirsiniz ki buna hiç gerek yok zaten size yakın bir Atabey muhakkak vardır.

2- Stresin Kaynaklarını Tıkayın

Uyku düzensizliği, sağlıksız beslenme, aşırı kafein tüketimi, uykusuzluk gibi etkiler vücudun doğru hissetmemesini sağlar. Belli oranda hissedildiğinde harekete geçirici olan stres duygumuz bu saydığımız durumlar ile beraber meydana gelirse bir felakete yol açabilir. Tam olarak unutkanlık, duygusal çöküşler, ağlama krizleri ve boş vermişlik olarak örnek verebiliriz.

Elinizden geldiğince kendinize ve sağlığınıza özen göstermek, sizin stresli ortamlarda doğru kararlar vermenizi sağlar. Zor koşullar sizi bekliyorsa en iyi şekilde buna hazırlanmalısınız. Aksi takdirde ilk kaybettiğiniz kendiniz olabilirsiniz.

3- Potansiyelinizi Artırın

Belirlenen hedefe göz dikmek bir çok kişinin karakterinde var. Bu durum bazen onları hedefe ulaştırır bazen de yoldan geri döndürebilir. Ama hedefe ulaşmak için elindekileri bilen ve ona göre hedef koyanlar her zaman mutlu olurlar. Kendinizin farkında olup önünüze gelen hedefleri küçültmek ya da büyütmek size bağlı. Daha fazlasını yapacağınızı bildikten sonra size verilen sayıların bir önemi kalmaz. Dışa dönük hedefleriniz size küçük geliyorsa daha büyük hedefler için içinize dönmenizi tavsiye ederiz.

4- Zaman Zaman Enerji Toplamak

Sorumlu olduğumuz ama yapmak istemediğimiz bir çok şey var. Küçükler için bu diş fırçalamak bile olabilir, büyüklere sorsanız işe gitmek olacaktır. Ama baktığımızda sorumluluklarımız sayesinde bugün var olabiliyoruz. Bu nedenle yapmayı sevmediğimiz şeyler için enerji toplamalıyız. Aksi takdirde zaten sevmediğimiz bir işi yapmak bize stres ve sinir getirir. Yapmayı sevdiğiniz şeyleri biraz uzun tutup enerji depolamak size iyi gelebilir.

5- Tabi ki Gülmeyi Unutmamak

Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki güldüğümüz zaman vücudumuzda yayılan hormonlar bünyemizi olumlu etkiliyor. Kendi içimizde böyle bir mekanizmaya sahipken bunu en doğru şekilde kullanmak gerekir değil mi? Kendinizi mutlu eden fıkralar, karikatürler okuduktan sonra o matematik sorusuna bir bakmayı deneyin. Belki yine çözemeyeceksiniz ama en azından denemekten sıkılmadığınızı fark edeceksiniz.

Temel mesele bize sorumluluklarımız altında ezilmeyi değil onlarla nasıl başa çıkacağımızı anlatmaktı. Stres meydana getiren unsurlar için önceden önlem almak, kendinizi iyi hissederken sorumluluklarınızı yerine getirmek ya da enerji topladıktan sonra bu tür işlere yoğunlaşmak sizin kurtarıcınız olacaktır. Kaygısız, başarılarla geçireceğiniz bir ömür temennimiz…